Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Kaptanı Ömer Onan bu ayki Fenerbahçe Gazetesi’nin konuğu oldu. Attığı 4000 inci sayı ile Fenerbahçe tarihindeki yerini alan değerli basketbolcumuz Ömer Onan, 2005 yılından itibaren Sarı-lacivertli formayı taşıyan ve özlemi çekilen "Sembol sporcu" kimliğinin başarılı bir örneği.
Ömer Onan’ın Fenerbahçe Gazetesi’nde yer alan röportajı aşağıdaki gibidir:
Kaç yıldır sarı lacivertli camianın içindesin?
"Bu sezon Fenerbahçe’de altıncı senem. İnşallah basketbolu Fenerbahçe’de bırakmak istiyorum, bu benim için büyük bir onur."
Üçlük konusunda çok başarılısın. Bu özelliğin eskiden beri gelen bir şey mi?
"Bu durum Fenerbahçe’ye geldiğimden itibaren gelişti. Önceden daha çok savunmaya yönelik oynardım, Fenerbahçe’ye geldiğimden beri şut konusunda kendimi çok geliştirdim. Çünkü daha çok top kullanmaya başladım."
Sen savunmayı da iyi yapıyorsun, hücumu da.. Bunu nasıl başarabiliyorsun?
"Şu anda futbolda da, basketbolda da en değerli oyuncular, sahanın iki tarafında iyi oynayabilen oyunculardır. Eskiden ise oyuncular tek taraflı oynarlardı. Şimdi üst düzeyde kalmak için iki tarafı da iyi kullanmak gerekir. Takım sporlarının hepsinde bu böyle oldu".
Çok hızlısın, bu nedenle past-break’lerde başarılı oluyorsun. Merak edip hiç süratini ölçtün mü? Yani, kronometre tuttuğun oldu mu?
"Yok, hiç denemedim. Ama gençken, -yani 20’li yaşlarda- çok daha hızlıydım. 21-22 yaşımda 100 metrede rakibim yoktu. Allah vergisi bir kuvvet var sanki. Özellikle kısa mesafede oldukça iyiyim".
Milli formayı kaç kez giydiğini hatırlıyormusun?
"Sanırım 200’e yaklaşmıştır.. Hem A milli takım, hem de Ümit milli takım forması ile çok sayıda maç oynadığımı düşünüyorum".
4000’e ulaşan sayını üçlükten mi kaydettin? Fenerbahçe’nin tarihine geçmek nasıl bir duygu?
"Evet, çok ilginçtir 4000. sayım üçlükle oldu. Bu konuda maçtan hemen önce bilgim oldu, daha öncesinde haberim yoktu. ’3997 sayın var şu anda 3 sayı daha atarsan 4000 sayı atmış olacaksın’ dediler. Ben de ilk defa orada öğrendim, o güne kadar takip edipte saymamıştım. Ama güzel bir şey tabii. Hele bu üçlükle Fenerbahçe tarihine geçmek bambaşka bir duygu."
Çocukların var biliyoruz, peki onların da babaları gibi olmalarını ister misin?
"Tabii ki isterim. Ama yetenekli olmalarından ziyade çok da istemeleri gerekir.. Onlar istekli ve çalıştıkları sürece, ben de onlar için elimden geleni yaparım."
Benim bir tespitim var bu konuda. Genelde iyi futbolcuların çocukları iyi futbolcu olmayabiliyor, ancak basketbolcuların çocuklarında bu oran daha yüksek. Ne dersin?
"Evet, birçok örnekler var. Doğru da söylüyorsunuz, ama bu konuda istatistiki bir bilgim yok. Dediğim gibi burada önemli olan çocuğun istemesi. Siz ne kadar zorlarsanız zorlayın o istemedikçe çok başarılı olmayacaktır".
Günümüzde sembol oyuncuların yeri ayrı hale geldi. Örneğin futbol takımımızda Alex de Souza, Volkan Demirel kulüpleriyle sembolleşen isimler.. Sen de basketbol takımımızda sembol olan ismimiz oldun bu anlamda. Bu konuda neler söylemek istersin?
"Basketbolda bu anlamda sembol sporcu olabilmek benim için gurur verici.. Bu büyük camia da böyle anılmak, burada basketbolu sonlandırmak benim de istediğim tek şey."
Taraftar da her koşulda yanınızda, takıma çok büyük destek veriyorlar. Bu konuda neler söylemek istersin?
"Evet, şimdi yeni salonumuz da açılıyor inşallah. Orada oynamaya başladığımızda da atmosferin şimdikinden daha iyi olacağına eminim.. Orası bizim mabedimiz olacak.. Bizim için taraftar çok önemli.. Zaten Fenerbahçe seyircisi de hep destek veriyor, Böylece yenilmesi zor bir takım oluyoruz.. Ataşehirde’ki yeni salonumuzda tribün sahaya daha yakın, akustiği de çok iyi, inşallah seyirciyle bir bütün olup Fenerbahçe için başarılı sonuçlar alacağız".
Final Four için seyirci bakımından endişeleriniz var mı?
"Geçen sene biz o rekoru kırdık.. Sinan Erdem’de oynadığımız maçlarda Avrupa’da seyircisi en fazla olan takım olduk. Euro League maçları seyircinin de hoşuna gitti. Devamının geleceğine de eminim"
Sakatlar iyileşti.. Engin, Mirsad, Marko Tomas da takıma katıldı. Onların da "Final Four" yolunda katkıları olacaktır muhakkak değil mi?
"Tabii, aslına bakarsanız sezona iyi bir başlangıç yapamadık ama tabiiki sonuna kadar zorlayacağız, sakat arkadaşlar da dönünce en önemlisi de Final Four için Ocak, Şubat ve Mart aylarında formumuzu en üst düzeye çıkarmak için elimizden geleni yapacağız ve inşallah da hedefimize ulaşırız".
Sence NBA’dan gelen oyuncuların Türk oyunculara katkısı oldu mu?
"Tabii, artık NBA her ülkeden oyuncu alıyor. Çünkü NBA’in tüm dünyaya yayılması amaçlanıyor. Buradan NBA’ye giden her oyuncu oynadıkça ben çok mutlu oluyorum. Türk sporu için de. İnşallah orada kalıcı olurlar, değişmez oyuncuları olurlar. Bunun için de çok çalışmaları gerekiyor. Hidayet, Mehmet ve Ersan uzun süre oynadılar orada, şimdi Ömer Aşık yavaş yavaş oynamaya başladı. Semih inşallah biraz daha dakika alır. Yani önemli olan gidip orada kalabilmek, sahanın içinde çıkıp oynayabilmek"
Senin böyle bir isteğin oldu mu?
"Yok. Yani benim 20’li yaşlarımda NBA bu kadar çok oyuncu almıyordu Avrupa’dan. Şimdi daha çok açıldı o kapı. Şimdi daha çok gelişti her şey internet ile birlikte. Artık istediğiniz oyuncunun videolarını internet üzerinden izleyebiliyorsun, canlı izleyebiliyorsun..Önceden oyuncu kasetlerini bulmak dahi hayli zordu".
Yeni bir transfer ilave yapılacak mı kadroya?
"Bildiğim kadarıyla yok, zaten sakat oyuncularımız da düzelince kadromuz bir hayli genişleyecek".
Peki gençlerden gelecek vaad edenler var mı?
"Berkay var altyapıdan bize gelen. Metecan var o da çok yetenekli,16 yaşında daha. Onların ilerde başarılı olacaklarına yürekten inanıyorum"
Özel bir rejim yapıyor musun?
"Yok, özel bir rejim kullanmıyorum.Yani eskiden beri kendime dikkat ediyorum..Mutlu ve düzenli bir aile yaşamım var. Basketbolu kendimi bildim bileli böyle tempolu oynuyorum. Artık bu bir alışkanlık oldu.. Allah güç verdiği sürece de hep böyle devam edecektir".