Profesyonel Futbol Takımımızın Kaptanı Alex de Souza, geçen sezon alın teriyle kazandıkları şampiyonluğu, hiçbir kararın ellerinden alamayacağını söyledi. Lig TV’den canlı olarak yayınlanan ’Futbol Gündemi’ isimli programda soruları yanıtlayan Alex; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten Hırvatistan maçlarına, Karübük maçında gördüğü kırmızı karttan futbol kariyeri ve gelecek planlarına, Başkanımıza yaptığı ziyaretten eşi ve ailesine kadar bir çok konuda da açıklamalarda bulundu.
Atatürk Dünya Tarihinin en büyük liderlerinden biri
10 Kasım nedeniyle sözlerine Atatürk ile düşüncelerini aktararak başlayan Alex, "Atatürk, Dünya tarihine baktığınızda en büyük isimlerden biri. Vizyonu ve hayat görüşüyle örnek alınacak bir insan. Türklerin, Atatürk ve cumhuriyetle ilgili günlerinden bugün üzgün olanı. Atatürk bence dünya tarihindeki en büyük liderlerden bir tanesi" dedi.
’Bizim’ Hırvatistan’ı yenecek gücümüz var
Hırvatistan’la oynayacağımız eleme maçları hakkında ise Alex, "Zorlu maçlar olacak. İstanbul’daki maç Türkiye’nin Euro 2012’ye kalıp kalmayacağı yönünde önemli bir etken teşkil edecek. Umarım Avrupa Şampiyonası’na kalırlar. Dürüst olmak gerekirse takım olarak Türkiye istenilen düzeyde değil. Bunda bazı şeyler de etken. Gruplarda kimin ikinci olacağı stresi vardı futbolcularda. Sonuç olarak şu anda baktığınızda o stres gitti ve bir rakiple oynanacak iki maç var. Türkiye’nin takım olarak daha iyi bir mücadele ortaya koyacağını düşünüyorum. Hırvatistan bence olduğu çizgisini koruyan bir milli takım görüntüsünde. Avrupa’nın çeşitli liglerinde önemli futbolcuları var. Kaliteli bir takım fakat ben izninizle Türklerden ’Biz’ diye bahsedeceğim. Hırvatistan’ın gücü ne olursa olsun bizim bu takımı yenecek gücümüz var diye düşünüyorum" diye konuştu.
Fenerbahçeli futbolcunun en büyük motivasyonu formalarındaki armadır
Ligin geride kalan bölümünü değerlendiren Alex, "10 haftalık analizi yaparken ben Fenerbahçe’den bahsetmek isterim. Diğer takımlar kendileri hakkında yorum yapabilirler. Lider durumdayız. İnişli çıkışlı dönemlerimiz olabilir. Daha iyi oynayabiliriz. Bazı oyuncular alışkın olduğu performansa dönünce herkesin özlediği Fenerbahçe’yi gösterebiliriz. Belki geçen sene takımın gösterdiği performanstan dolayı taraftarın takıma sonsuz kredi verdiği söylenebilir. Biz Antalya ile yaptığımız ikinci yarının ilk maçına kadar sıradan bir takım gibiydik ama o maçla birlikte bir istikrar yakaladık ve şampiyonluğa ulaştık. Malum söylentiler sonrası taraftarın sahiplenmesi ve bağlılıkları da arttı. Ben kimseyi motive etme ihtiyacı hissetmiyorum. Çünkü Fenerbahçe formasını giymek bir motivasyon kaynağıdır zaten. Bir futbolcu bu ağırlığı kaldıramazsa ya mesleğini değiştirecek ya da Fenerbahçe’de forma giyemeyecek. Fenerbahçe’de bir futbolcu için en büyük motivasyon kaynağı formasındaki armadır" diye konuştu.
Kaptan olarak her futbolcuyla konuşurum
Takım kaptanlığı hakkında ise Alex, "Sorumluluğum doğrultusunda iletişim ile sıkıntıları çözmeye çalışıyorum. Kaptan olduğum süre içerisinde birçok noktada müdahale etme gereği hissettim. Gökhan ile ilgili çıkan haberler kavga şeklinde çıktı. Benim Gökhan ile bir çok kez konuşmuşluğum vardır. Birçok futbolcuyla bunu yaparım. Mesela Sivas’ta şampiyonluğu kutlarken soyunma odasında Gökay’ı yanıma çağırdım ve onunla konuştum. İnanıyorum ki beni anlamıştır. Aynı şekilde bu sene de Recep Niyaz’la benzer konuşmalar yapıyoruz. Semih takımın tecrübeli oyuncularından. Selçuk takımda uzun senelerdir var, Emre ve Volkan da... Bu oyuncular diğer herkesin saygı duyması gereken isimler. Sadece yaşından dolayı insanlara saygı duymak zorunda değilsiniz, sizden yaşça ufak olan bir çocuğun size kattığı bir duygu, sizi yükseltebilir. Bu yüzden bütün takım bu şekilde olmalıdır. Niang ve Lugano’nun savaşçı karakterde olmaları nedeniyle onların yokluğu takımı etkiliyor. Ama kiminin duygusu kiminin düşüncesi takıma katkı sağlıyor" diye konuştu.
Kararları Aykut Hoca alır
Aykut Kocaman ile ilişkileri hakkında ise Alex, "Aykut Kocaman ve benim aramda sporcu-öğrenci ilişkisi var. Ben Aykut Kocaman’ın söylediklerini sahada yapmakla yükümlüyüm. Hocanın kararlarında ortak olduğum söyleniyor ama böyle bir şey olamaz. Kararlar her zaman Aykut Kocaman’ındır. Ben sadece onun saha içindeki yardımcısıyım" dedi.
En beğendiğim golüm…
Türkiye’de attığı goller içinde en çok hangisini beğendiği sorulduğunda ise Alex, "Türkiye’de attığım goller içerisinde Kayseri Erciyesspor’a attığım golü beğeniyorum. Zico’nun ilk senesiydi. Gollerim içerisinde benim en beğendiğimdi. En fazla kutlayacağım ama Mehmet Topuz tarafından engellenen bir gol vardı. O da Galatasaray’a attığım goldü. 87. dakikada atmıştım golü. Oradaki duygularımı gol sevinciyle yansıtırken Mehmet Topuz ve Lugano; takımın iki delisi beni tuttu ve kutlamama engel oldular!" dedi.
Gidenlerin kendi kararıydı
Takımdan ayrılan oyuncular hakkında Alex, "Kontratla ilgili kararlar aileyle konuşulur. Lugano’nun kendi başına vereceği bir karardı bu. Andre’ninki çok hızlı gelişti. O gece onunla konuşmuştum. Niang için ise teklif daha önceden de biliniyordu. Kişisel kararları bunlar ve oyuncular kendileri karar verirler. Ben müdahale edemem kaptan olarak. Eğer bir oyuncu gitmeyi kafasına koyduysa oturup konuşulmalı ve kalmaları için baskı yapılmamalı" diye konuştu.
Ben de olsaydım Sivas’ta yine de yenilirdik
Son Sivasspor maçı hakkında ise Alex, "Sivasspor maçında Alex de saha olsaydı Fenerbahçe sahada kaybederdi. Beki ve Yobo dışında ortalamanın altında oynayan bir oyuncu grubu vardı. Sivas’a gittim çünkü takım arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemedim. Ayrıca ufak da olsa cezamın indirilmesi beklentim vardı. O yüzden Sivas’taydım ama ceza indirilmedi ve ben de takımı destekledim" diye konuştu.
Kolayı varken zorun denenmesine sinirleniyorum
Stoch ile yaşadığı gerginlik sorulduğunu ise Alex, "Futbol ve futbolcular içerisinde beni en fazla sinirlendiren şey, sahada zor olanı yapmaya çalışmak. Başarıya götüren gol kolay olanı yapmaktır. Stoch zor pozisyondaydı, ben ve Sezer kolay pozisyondaydık. Stoch ise zor olanı seçti ve dönüp vurmayı tercih etti. Saha içerisinde kolay olanı yapmak ve işi zorlaştırmamak lazım. Ben saha içerisinde en çok sinirlendiren olay bu. Bunun haricinde herkes sahada sorumluluğu çerçevesinde istediğini yapmakta serbesttir. Benim küçük yaşımdan beri beni yetiştirenlerden duyduğum şey şu: Sırtın kaleye dönükse kaleyi gören kişilere topu atmak daha olumlu olacaktır" diye konuştu.
Futbol hayatımdaki en sıkıntılı günümdü
Karabük maçında gördüğü kırmısı kart hakkında ise Alex, "Kırmızı kart gördüğüm pozisyona gelirsek; içeri girdiğimde Loran Vayloyan’dan rica ettim pozisyonu göstermeleri için ve tekrarı izlediğimde hakemin yanlış karar verdiği tasdiklenmiş oldu. Ben açıkçası hakemin nerede olduğuna bakmak istiyordum. Benim kendi bilincim kırmızı kartın doğru olmadığını biliyordu. Ancak hakemin nerede olduğuna bakmak istiyordum. Onun için pozisyonun tekrarını istedim. Birçok maç kaybettim, bir çok kötü anlarım oldu fakat bunların hepsi futbolun doğallığı içerisinde oldu. Benim için en zor maçlardan biri oldu. İlk 11’de başlayıp kırmızı kart görüp tribünde oturmak çok kötü. Caner, Mehmet Topuz, Emre, Cristian benim eksikliğimi gidermek için mücadele ediyorlardı ve bu nedenle daha çok üzüldüm. Bir yanlış kararın bir kişiyi, bir camiayı nasıl etkileyebileceğini gördüm. Maçın ikinci yarısını locadan izledim ve futbol hayatım içerisindeki en sıkıntılı günü yaşadım" diye konuştu.
Amacım Aykut Kocaman’ı geçmek
Fenerbahçe’nin tarihinde en çok gol atan futbolcu olmak istediğini belirten Alex, "2004’te buraya geldim ve 2007’de kontratımı yenileme konusunda sıkıntılı bir dönem oldu. 2007’den sonra 2009’da yeniden imza atınca yetkililerden kulübün tarihiyle ilgili belgeler istedim ve baktım ki kulüp rekorlarıyla ilgili bazı şeylere ulaşabileceğimi gördüm. Hocamız Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’de attığı gol sayısını geçmek benim hedeflerim arasında. O zaman uzaktı hocamızın gol sayısını geçmek. 60 küsür gol vardı. Selçuk Yula’yı geçtim, başka isimleri geçtim. Şimdi en yakın hedef hocamız Aykut Kocaman’ın gol sayısını geçmek" dedi.
Eski planlarıma göre futbolu bırakmam lazımdı
Futbol geleceği hakkında ise Alex, "Coritiba’da benim adımda beste yapan kişi, Coritiba’nın stadında söylenen tezahüratları yapan kişidir aynı zamanda. Bana oradan ayrılırken böyle bir beste yapacağını söylemişti. Sanırım biraz da benim duygularımla oynamak için bu bestede sona yaklaşmışlar! 34 yaşındayım şu anda. Eskiden yaptığım planlara göre şu anda futbolu bırakmam lazımdı. Ancak şu anda maçlara çıkıyorum ve kendimi iyi hissediyorum. Futbolu Coritiba’da mı bırakırım? Bilemiyorum, ilerleyen zamanlar neler getirir göreceğiz. Teknik direktör olur muyum, olmaz mıyım? Bilmiyorum. Ben anımı yaşıyorum. 2013’e kadar Fenerahçe ile kontratım söz konusu. Sene başı geldiğinde oturup bakacağız. Daha buna karar verememişken açıkçası teknik direktör olup olamayacağımı hiç bilmiyorum. Herkes İstanbul trafiğine sallar ama ben açıkçası trafikte kaldığımda geleceğim hakkında düşünüyorum. Özellikle bu bayram trafiğinde bol bol düşünme fırsatım oldu. Son zamanlarda benim hayatımda konuşulanlardan bir tanesi de teknik direktörlük konusu. Özellikle eşim ve tercümanım Samet ’Bir tek sen teknik direktör olacağını bilmiyorsun’ diyorlar. Bu sene Aykut Kocaman’ın aldığı yük çok ağır. Bizi böyle hazırladığı için en büyük pay onun. Teknik direktör olmak kolay değil demek istiyorum. Bir günden ötekine ’Gel Fenerbahçe’nin teknik direktörü ol’ denmez insana. Dışarıda insanlar bunu bana soruyorlar. Bu sadece insanların isteği olarak duruyor. Bazı yerlerde kulübün bana teknik direktörlük için teklif yapacağını söylüyorlar ama kesinlikle böyle bir şey yok" ifadelerini kullandı.
Zico ve Aykut Kocaman
İdolünün eski teknik direktörümüz Zico olduğunu söyleyen Alex, "Bence Zico’nun en iye yaptığı şeylerden bir tanesi herkesi istekli bir şekilde sahaya sürebilmesiydi. Zico’nun arası herkesle çok iyiydi ve herkesi istekli bir şekilde sahaya gönderebiliyordu. Benim gözümde teknik direktör olarak en önemli özelliği buydu Zico’nun. Zico zamanında takımda bir sürü Brezilyalı vardı. Brezilyalı birine Zico dediğiniz zaman zaten onun üzerinde bir etki bırakır. Yabancı oyuncuları elinde tutma konusunda bu yönden de başarılıydı Zico. Zico’nun yabancı oyuncu üzerindeki etkisi, Aykut Kocaman’ın Türk oyuncular üzerindeki etkisidir. Aykut Kocaman’ın Türk futbolundaki yerini yabancı oyunculardan araştıranlar bilir ama Türk oyuncular kadar bunu yaşayamazlar. Aykut Kocaman’ın özellikle Türk oyuncular içerisinde farklı bir etkisi var diye düşünüyorum" dedi.
Lugano’nun İstanbul özlemleri
Eski oyuncumuz Lugano hakkında da görüşlerini belirten Alex, "Lugano "İstanbul’a dair 3 şey özleyeceğim" derdi. Birincisi çaydı. Türk çayını elinden bırakmazdı. İkincisi Fenerbahçe taraftarının maç öncesi Lugano’nun deyişiyle "lay lay" tezahüratıydı (Omuz Omuza) Üçüncüsü ise İstanbul trafiğiydi. O da bu konuda benle aynı şekilde düşünüyordu" diye konuştu
Başkanımızın güçlü yapısını gördüm
Başkanımız Aziz Yıldırım hakkında ise Alex, "Aziz Yıldırım’ı ziyarete gittiğimde düşüncelerimi ona söyledim. Bir insanın özgürlüğünün olmaması çok büyük bir sıkıntı. Onu ziyarete gittiğimde güçlü yapısını yine gördüm. Beni yine şaşırtmadı. Umuyorum ki başkanımız en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşacak" dedi.
Şampiyonluğumuzu elimizden alamazlar
Futbol gündeminin 4 aydır meşgul eden iddialarla ilgili olarak ise Alex, "Ben her zaman için futbola ve futbolun getirdiklerine hazır olan biriyim. Polisin, politikacıların yetkisinde olan şeyler bizim hazır olacağımız şeyler değil. Hangi karar olursa olsun bizim şampiyonluğumuzu alamaz. Her maç bizim alın terimizle kazandığımız maçlardır. Bu şampiyonluğu bizim ne bilincimizden ne de elimizden kimse alamazlar" dedi.
Her ihtimalde ben kazanırım
"2014 Dünya Kupası’nda aslında favori olarak Brezilya’yı gösteririm. Çünkü ev sahibi Brezilya. Oldu ki Türkiye ile Brezilya 2014 Dünya Kupası’nda karşılaştı, ben maçı izlerken en rahat insan olurum sanırım. Çünkü her ihtimalde ben kazanmış olurum" diyen Alex, Türkiye’de oynayan yabancı futbolcular hakkında ise, "Guti konusunda açıkçası bilgi sahibi olmadan fikir yürütmemek gerek diye düşünüyorum. Ancak genel olarak konuşmak gerekirse şunları söyleyebilirim: Biz bazen yöneticilerle oturduğumuz zaman ve benden fikir aldıkları zaman Brezilyalı oyuncular konusunda ’İlk başta Türkiye’de yaşamak istiyorlar mı diye bakmak lazım’ diyorum. Benim bile buraya gelmem 9 aylık bir süreçti. Yabancı oyunculara bunu sormak lazım. Buranın İspanya ya da İtalya ligi olmadığını bilmek lazım. Buraya gelen bir sürü isim fantastik bir şehir olan İstanbul’da yok olup gidebilir. Gece hayatı, bayanlar... Buradaki yaşama ayak uyduranlar burada başarılı oluyor ve kalıyor, uyduramayanlar ise gidiyor" diye konuştu.
Eşim taraftar gibi seviniyor
Eşinin maçlarda yaşadığı heyecan hakkında ise Alex, "Ben Brezilya’da oynarken de Fenerbahçe’de oynarken de eşimin tepkileri bir taraftar gibiydi. Ben gol atınca bir taraftar gibi seviniyor. 7 yaşında bir kızım var, adı Maria. Eşim de o yaşlarda maçlara gitmeye başlamış. Eşim açısından farklılık yok.Tek fark burada kameraların daha çok eşimin üstünde olması. Oğlum Felipe henüz sol ayağını kullanamıyor. Futbolla ilgili bir şey gördüğü zaman dikkat kesiliyor. Önünde hareket eden her şeye şut atmaya başladı! Çocuklar üzerinde bu konuda baskı yapmamak lazım. Ailem o kadar güzel ki herhalde ailemdeki tek çirkin kişi benim!" diyerek sözlerini tamamladı.
Kaptan’ın geri dörtlüsü
Öte yandan kendisinden Türkiye liglerinde şimdiye kadar oynadığı oyunculardan kurulu bir on bir yapması istenen Alex bunun çok zor olduğunu belirterek sadece kaleci ve geri dörtlüyü açıkladı. Buna göre Alex’in geri döntlüsündü Kaleci Volkan Demirel, sağ bek Gökhan Gönül, santrhaflar Fabio Luciano ve Diego Lugano, sol bek ise Ümit Özat’tan oluşuyor.